İslam'ın Kadınlara Verdiği Değer (Vaaz)

 

Allah-u Teala insanoğlunu kadın ve erkekten yaratmıştır. Erkek ve kadın olarak yaratılan insanoğlunun bu dünyaya gelişinde hangi gruptan meydana gelmek istediği kendi tercihine bırakılmış bir durum değildir. Allah-u Teala insanların erkek veya kız olarak dünyaya gelişinde kendi tercihlerin olmadığını, erkek veya kız çocuğunun dünyaya gelişinde Yaratanın iradesinin olduğunu bizlere şöyle bildirmektedir.

 

لِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ يَهَبُ لِمَنْ يَشَاءُ إِنَاثاً  وَيَهَبُ لِمَن يَشَاءُ الذُّكُورَ {} أَوْ يُزَوِّجُهُمْ ذُكْرَاناً وَإِنَاثاً وَيَجْعَلُ مَن يَشَاءُ عَقِيماً إِنَّهُ عَلِيمٌ قَدِيرٌ

Zararlı Alışkanlıklar (Vaaz)

Zararlı Alışkanlıklar

Yüce Allah insanoğlunu en mükemmel şekilde yaratmış ve hayatını devam ettirmesi için sağlıklı bir vücut vermiştir. İnsanoğluna verilen bu beden kendisine emanet bırakılmış yanlış ve zararlı yollarda kullanılmaması tavsiye edilmiştir. Hem yaratan tarafından, hem O’nun gönderdiği elçiler tarafından, hem de konun uzmanları tarafından bedenimize karşı duyarlı davranmamız istense de, insanoğlu kendisine zarar verecek birçok alışkanlığın peşine düşmüş dünyasını ve ahiretini perişan etmiştir. Bugün sizlerle beraber günümüzde çok yaygınlaşan zararlı alışkanlıklar üzerinde duracağız, dini hükümleri ve sağlığımıza zararlarını tıbbi veriler ışığında değerlendirmeye çalışacağız. 

Alkol Kullanımı

Günümüzde yaygın olarak kullanılan zararlı alışkanlıkların başında alkollü içecekler gelmektedir. İnsanlar eğlencelerine üzüntülerine alkollü içecekleri ortak etmişler, sevinçlerini onunla üzüntülerini ise efkar dağıtmak amacıyla onunla gidermeye başlamışlardır. Oysaki hem içine hem de yaşanılan topluma sayısız zararları olan alkollü içecekler Yüce Rabbimiz tarafından haram kılınmıştır. Cenab-ı Allah bir ayette şöyle buyurmaktadır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

"Ey iman edenler! İçki, kumar, (tapınmaya mahsus) dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır. Onun için bunlardan kaçının ki muradınıza eresiniz.” (1) Aynı sürenin bir sonraki ayetinde alkollü içeceklerin insanlara vermiş olduğu zarar ve alkollü içeceklerin haram oluşunun hikmet yönü şöyle ifade edilmektedir.

إِنَّمَا يُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَن ذِكْرِ اللّهِ وَعَنِ الصَّلاَةِ فَهَلْ أَنتُم مُّنتَهُونَ

“Şeytan içkide ve kumarda ancak aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık siz (hepiniz) vazgeçtiniz değil mi?” (2)

Bugün alkol oranı az olması sebebiyle bazı içeceklerin kullanımı sanki mümkünmüş gibi telakki edilmektedir ki, ister az olsun ister çok olsun içinde alkol bulunan içecekler dinimizde haram kılınmıştır. Bir hadisinde Sevgili Peygamberimiz bu hususu şöyle ifade etmektedir.

كُلُّ شَرابٍ أسْكَرَ فَهُوَ حَرَامٌ

"Sarhoşluk veren her içki haramdır. (3) Bir başka hadiste Peygamber Efendimiz  "Her sarhoş edici şey haramdır. Bir farak (küp) içildiği takdirde sarhoşluk veren bir şeyin tek avucu da haramdır." (4) buyurarak, alkollü içeceklerin –ister alkol oranı az olsun ister çok olsun- tamamından uzak durulması gerektiğini ve bu içeceklerin bizlere haram olduğunu bildirmektedir.

Sarhoşluk veren alkollü içecekleri içmek nasıl yasaklanmışsa bu içecekleri satış noktasına gelinceye kadarki sürede çalışılması da aynen yasaklanmıştır. Bir hadiste Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır. "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) hamrla ilgili olarak on kişiye lanet etti: "(Hammaddesinden şarap yapmak maksadıyla) sıkana ve sıktırana, içene ve sâkilik yapana, (imalathâneden veya depodan, toptancıdan perakendeciye veya müstehlike kadar) taşıyana ve taşıtana, satana ve satın alana, bağışlayana, bunun parasını yiyene." (5)

Alkollü içeceklerin bedenimize birçok zararları tespit edilmiştir. Bu hususları ana başlıklar altında şöyle zikredebiliriz.

İçkinin kalbe zararları: Alkol, kalp ve cilt damarlarını genişletir. Kalbin çalışma hızını artırır, kan dolaşım düzenini bozar, damarların sertleşmesine,tansiyonun artmasına,felç ve ânî ölümlere sebep olur.

İçkinin karaciğere zararları: Karaciğer hücrelerinde yağlanma meydana gelmesine, siroz hastalığına sebep olur, karaciğer büyür. Karaciğerin vazifesi dışarıdan gelecek zararlı maddeleri zararsız hale getirmektir.Karaciğer,içkiyi zararsız hale getirmek için çalışırken fazla yorulur,vazifesini tam yapamaz olur, bir çok zararlı maddenin vücuda girmesine ve çeşitli hastalıklara sebep olur.

İçkinin böbreklere zararları: Alkollü içkinin hangi çeşidi olursa olsun böbrekleri bozar, zamanla iş göremez hale getirir. İdrar bolluğu veren bira, böbrekleri temizlemez,bilâkis yorar.İçki,böbrek iltihaplarına, idrarda şeker ve cerahat gibi anormal cisimlerin meydana gelmesine yol açar.

İçkinin mide ve bağırsaklara zararları: İçki mide iç zarında yanma hissi meydana getirir, mideyi bozar, ağrı yapar, mide hastalıklarından olan gastrit ve ülsere sebep olur. Hazımsızlık, dolayısıyla iştahsızlığa sebep olur. Bağırsak ishallerine, iltihaplarına ve çalışma düzeninin bozulmasına sebep olur.Zararlı şişmanlığa meydan verir.

İçkinin akla zararları: İçki akıl ve hafızayı zaafa  uğratır.Kıskançlıklar ve unutkanlık meydana getirir. İrade kuvvetini azaltır, ne yaptığını - ne söylediğini bilmez bir hale getirir.İçki beyni uyuşturur, yürümekte zorluk çekilir, kol ve bacak çekilmelerine, yüz ifadesinde bozukluklara sebebiyet verir.İnsan,irade ve dengesini kaybeder.

İçkinin sinir sistemine zararları: Sinirler alkole karşı hassastır,sinir hücreleri zedelenir. El titremeleri, tikler, felçlerden tutun, bütün ani ölümlere varıncaya kadar nice felaketlere sebebiyet verir. Heyecan, telaş, korku, sinir buhranları ve kıskançlık, çeşitli rûhî bozukluklar, içkinin meydana getirdiği normal hallerdendir. (6)

Dua İbadetin Özüdür

Dua sözlükte, “çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek” anlamına gelir. Din literatüründe ise, insanın bütün benliğiyle Allah’a yönelerek maddi ve manevi isteklerini O’na arz etmesi demektir. Dua bu haliyle yaratılanın her şeye ihtiyaçlı olduğunu kabul etmesi ve Yaratanının ise, ihtiyaçlarına cevap verecek olmasına karşı duymuş olduğu bir inancın ifadesidir.

Sevgili Peygamberimizin ifadesiyle “Dua ibadetin özüdür.”[1] Başka bir hadiste “Dua ibadettir.”[2] buyrulmak suretiyle duada bulunan kişinin ayrıca ibadet sevabı da alacağına işaret edilmektedir.  Bu sebeple dua insanı Rabbine götüren en temel yollardan biridir.

İnsan yapacağı işlerde devamlı Yüce Allah’a muhtaçtır.

Allah-u Teala’nın dilemesi olmadan kulların dilemesi mümkün değildir. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de insanlardan dua konusunda en temel istenen şey Alla’tan başkasına dua edilmemesidir. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır.

فَلَا تَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَهاً آخَرَ فَتَكُونَمِنَ الْمُعَذَّبِينَ

“Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun!”[3]

Dua, kişiye Allah katında değer kazandıran en temel unsurlardan biridir.

Bir ayette bu husus şöyle ifade edilmektedir.

قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّيلَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَاماً

(Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.”[4]

Kur’an-ı Kerim’de duanın -ister darlık anında ister bolluk anında olsun- her zaman diliminde yapılması istenmektedir.

Darlık anında dua edenlerin feraha ulaştıklarında Yaratanını unutması ise, nankörce ve bencilce bir davranış şekli olduğu vurgulanmaktadır. Ayette bu durum şöyle anlatılmaktadır.

وَإِذَا أَنْعَمْنَا عَلَى الْإِنسَانِأَعْرَضَ وَنَأى بِجَانِبِهِ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ فَذُو دُعَاء عَرِيضٍ

“İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirir ve yan çizer. Başına bir kötülük gelince de yalvarmaya koyulur.”[5] Yine birçok ayette sıkıntı halinde Allah’a yalvaranların bu sıkıntıları bittiği zaman Allah’ı unuttukları mealen şöyle buyrulmaktadır. “Denizde size bir sıkıntı dokunduğunda bütün taptıklarınız (sizi yüzüstü bırakıp) kaybolur, yalnız Allah kalır. Fakat sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.”[6] “Onları (denizde,) bir dalga gölgelikler gibi kapladığında, dini Allah’a has kılarak ona yalvarırlar. Allah onları kurtarıp karaya çıkarınca, onlardan bir kısmı orta yolu tutar. Bizim ayetlerimizi ise ancak son derece kaypak, son derece nankör olanlar inkar eder.”[7]

Dua yapılırken unutulmaması gereken bir başka husus ise dua adabıdır.

Haddi aşmadan, gizlice ve sesi kısarak, gönülden yaparak dua edilmelidir. Yüce Rabbimiz dua adabını bizlere şöyle öğretmektedir.

ادْعُواْ رَبَّكُمْ تَضَرُّعاوَخُفْيَةً إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ

“Rabbinize yalvara yakara ve sessizce dua edin. Çünkü O haddi aşanları sevmez.”[8] İbrahim (a.s.) diliyle duaya başlarken nasıl bir üslup kullanılacağı ve dua yapılırken ifadelerin nasıl kullanılacağı bizlere şöyle anlatılmaktadır.

فَإِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِّي إِلَّا رَبَّ الْعَالَمِينَ{} الَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهْدِينِ {} وَالَّذِي هُوَ يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ{} وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ {} وَالَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّيُحْيِينِ {} وَالَّذِي أَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ{} رَبِّ هَبْ لِي حُكْماً وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ {}وَاجْعَل لِّي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ {} وَاجْعَلْنِي مِن وَرَثَةِ جَنَّةِالنَّعِيمِ {} وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ {} وَلَا تُخْزِنِي يَوْمَيُبْعَثُونَ

“…Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah dostumdur. O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir. O, bana yediren ve içirendir. Hastalandığımda da O bana şifa verir. O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır. O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur. Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat. Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl." Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle. Babamı da bağışla. Çünkü o gerçekten yolunu şaşıranlardandır. (Kulların) diriltilecekleri gün beni utandırma!"[9]

Duamızın kabulü için acele etmemeliyiz.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bizlere bu hususta şu uyarıyı yapmaktadır.

يقُولُ قَد دَعوتُ رَبِّي ، فَلم يسْتَجبْ لي

“Herhangi biriniz acele etmedikçe duası kabul edilir. (Kul acele ederek) Rabbime kaç defa dua ettim de duamı kabul etmedi, der.” (Buhârî, Daavât 22)

Başka bir rivayette ise Efendimiz (s.a.s) duamızın kabul olması noktasında şu tavsiyeyi yapmaktadır.

لا يزَالُ يُسْتَجَابُ لِلعَبْدِ مَا لَم يدعُ بإِثمٍ ، أَوْ قَطِيعةِ رَحِمٍ ، ما لَمْ يَسْتعْجِلْ

“Bir kul günah olan veya akrabası ile darılmasına yol açan bir şeyi dilemedikçe yahut acele etmedikçe duası kabul olunur.” (Müslim,  Zikir 90, 91)

 Duayı sadece kendimiz için yapamayız.

 

Rahmet elçisi Efendimiz (s.a.s.) bir hadislerinde kardeşlerimiz için yapacağımız duanın karşılığının ne olduğunu bizlere şöyle müjdeliyor.

 

ما مِن عبْدٍ مُسْلِمٍ يَدعُو لأَخِيهِ بِظَهرِ الغَيْبِ إِلاَّ قَالَ المَلكُ ولَكَ بمِثْلٍ

 

“Bir müslüman, yanında bulunmayan bir din kardeşi için dua ederse, mutlaka melek ona, aynı şeyler sana da verilsin, diye dua eder.” (Müslim, Zikir 86.)

 Dua yaparken sadece kendimiz için değil, hem kendimiz, hem ana-babamız, yakın ve uzak akrabalarımız hem de bütün Müslüman kardeşlerimiz için dua etmeliyiz. Kur’an-ı Kerim’de bu husus için şu ifadeler kullanılmaktadır.

فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنبِكَوَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوَاكُمْ

“Hem kendinin hem de mü’min erkeklerle mü’min kadınların günahlarının bağışlanmasını dile!”[10] Bir başka ayette duamızı nasıl yapacağımıza şöyle işaret edilmektedir.

رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ 

“Ey Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün beni, anamı-babamı ve bütün mü’minleri bağışla!”[11]