Kadının Hizmetçi Tutmak İstemesi

Soru: Kadın kocasından hangi şartlarda hizmetçi tutmayı isteyebilir? Her istediği zaman erkek karısına hizmetçi tutmakla mükellef midir?

Cevap: İslam Dininde erkek ve kadın sahih bir nikahla evlenmelerinin neticesinde kadın bazı haklar elde etmektedir. Bu hakları şu ana başlıklar altında zikredebiliriz.

a.Mehir: Erkeğin evlenirken eşine verdiği meblağ veya maldır. Bu mal evlenmiş olduğu kadından istifade etme hakkı değil, bir ömür boyu birlikte yaşam sürme adına verilen sembolik bir hediyedir.

b.Mesken: Sahih bir evliliğin neticesinde kadının ele ettiği haklardan biride meskendir. Ayette Yüce Rabbimiz, “İmkan ve varlığınıza uygun olarak oturduğunuz yerde kadınları da oturttun.” (et-talak, 65/7) buyurmaktadır. Bu ayetten de anlaşılacağı üzere erkek kadınına imkanları nispetinde bir mekan bulmak zorundadır. 

c.Nafaka: Sorunuzun da cevap bulacağı nafaka, erkeğin kadınına karşı yiyecek, içecek, giyecek, tedavi ve taşınma vb. gibi hususlarda İslam Dininin erkeğe yüklemiş olduğu bir mükellefiyettir. Sevgili Peygamberimiz evlendiğimiz eşlerimiz hakkında Allah’tan korkmamızı istemekte onların bizlerin üzerinde durumlarına uygun olmak şartıyla yiyecek ve giyeceklerini karşılama yönünde emirleri vardır. (Buhari, Nafakat, Bab, 1-4)

Kadın evlenip kocasının evine yerleştiği zaman bütün yiyecek, giyecek ve mesken masrafları kocaya aittir. Bunlarda israfa kaçmadan ve cimriliğe gidilmeden karşılanması gereken haklardır. Kocanın karısının nafakasını karşılamakla yükümlü olması için zengin olması gerekmediği gibi kadının fakir olması da gerekmez. Kadın zenginde olsa masrafları kocaya aittir.

Kocanın eşine hizmetçi tutması konusuna gelince; Sahih bir nikahla evlenmiş olan bir kadının kocasından hizmetçi isteyebilmesi için bir takım şartlar vardır. Bunlar;

a.Kocanın hizmetçi masraflarını karşılayabilecek mali güçte olması

b.Kadının emsallerinin hizmetçi çalıştırıyor olması.

c.Kadının bakıma muhtaç olması.

Eğer bu durumlar kadın tarafında bulunmuyor ise, yani kadın hizmetlerini kendisi yapacak güçte ise kocanın hizmetçi temin etme mükellefiyeti yoktur. Günümüzde bu husus dinen yanlış değerlendirilmekte olup ayrıca kadının kocasına hizmetçi tutması gerekliliğini süt emzirme için başka bir süt anne tutulması mecburiyeti varmış gibi ifade edilmek suretiyle örnek getirilmektedir. Oysaki  süt anne tutma konusunda getirilen örnekte yanlış değerlendirilmiştir.

Bütün müçtehitler çocuğun emzirilme görevinin dinen annesine ait olduğu hususunda görüş birliği sağlamışlardır. Hatta bazı durumlarda annenin çocuğunu emzirmeye mecbur bırakılacağına yani zorlanacağı hususunda ittifak etmişlerdir. Bu şartlar ise;

a.Çocuk annesinden başka kadınlarda emmez ise,

b.Başka emzirecek kadın bulunmazsa,

c.Babanın ve çocuğunun süt ana tutacak malları yoksa.

Yukarıda saydığımız şartların dışında bir durum meydana gelirse, yani anneni sütü yok ise, babanı süt anne tutmaya mali yönden gücü yetiyor ise ve süt emzirecek bir başka kadın bulunabiliyorsa işte o zaman süt anne kiralanır.

Sonuç itibariyle; Kocanın mali güce yerinde değilse, kadın bakıma muhtaç değilse ve kadının emsallerinin hizmetçileri yok ise koca kadınına hizmetçi tutmak mecburiyetinde değildir. Ancak kocanın mali gücü yerinde ise, karısının emsallerinin hizmetçileri var ise veya kadın bakıma muhtaç ise hizmetçi tutması nafaka kapsamına girmektedir ki, buda kocaya ait yükümlülüklerdendir. Süt anne tutma konusunda da durum yukarıda saymış olduğumuz hususlardan ibarettir.

Cevabımızı Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.s.) tavsiyeleriyle bitiriyorum. “Fâtıma aleyha's-selâm Peygamber'e geldi de, O'na el değirmeni çevirmekten elinde meydana gelen rahatsızlığı şikâyet edi­yordu. Kendisine, Peygamber'e harb esirlerinden bir takım köle gel­miş olduğu haberi ulaşmıştı. Fâtıma evde Peygamber'e tesadüf etmedi. Ve bu şikâyetini Âişe'ye zikretti. Alî ibn Ebî Tâlib dedi ki: Peygamber eve gelince Âişe, kendisine Fâtıma'nın bir istek için geldiğini haber verdi.

Alî dedi ki: Bunun üzerine Peygamber (S) bize geldi. Biz yatak­larımızı alıp yatmıştık. Biz hemen kalkmağa davrandık. Peygamber:

—  "Yerinizde durunuz" buyurdu ve gelip benimle Fâtıma'nın arasına oturdu.

Hattâ ben karnımın üzerine dokunan iki ayağının soğukluğunu hissettim. Bundan sonra Peygamber:

—  "Dikkat edin! Ben size benden istemiş olduğunuz şeyden da­ha hayırlı bir şeye delâlet ediyorum: Siz yataklarınızı aldığınızda yâ-hud döşeklerinize girdiğinizde otuz kerre Subhânallah, otuz üç kerre el-Hamdulillahi, otuz dört kerre deAllâhu ekber deyiniz. İşte bu sizler için hizmetçiden daha hayırlıdır" buyurdu.” (Buhari, Nafakat, bab 5)

 

Ahmet ÜNAL

Vaiz

 

Yararlanılan Kaynaklar:

Kur’an-ı Kerim

Sahih-i Buhari,

Türkiye Diyanet Vakfı, İlmihal, c.II, s.220

Mukayeseli İslam Hukuku, Prof Dr. Hayrettin Karaman, c. 1, s.342/ 398-399

Delileriyle Aile İlmihali, Prof Dr. Hamdi Döndüren, s. 96

Tags

Yazdır   e-Posta

Diyanet İşleri Başkanlığı müktesebatına uyumlu cuma vaazlarımızı www.guncelvaaz.com internet sayfamızdan takip edebilirsiniz.

Ahmet ÜNAL

Başkanlık Vaizi