İslam Güzel Ahlaktır

Ali İhsan ÇELEBİ

Vaiz-Pazaryeri

İslam Güzel Ahlaktır

 Yeryüzünde, tüm bireyleri kucaklayan (Al-i İmran, 85), onlara rahmet kapılarını açarak dünya ve Ahiret mutluluğu sunan (Zumer, 53), kıyamete kadar devam edecek tek din İslam’dır (Hicr, 9). Şahadet kelimesini kalben kabullenip, sözlü olarak ifade eden her birey iman etmiş olur. Önerilen eylemleri yapan, yasaklardan sakınan Müslüman, Rabbiyle yaptığı sözleşmeye uyduğunu, yaşantısıyla kanıtlar. Ruhundaki güzel ve faydalı eğilimleri geliştirerek mükemmel bir olgunluğa ulaşır. Bu güzellikler insanının hayatına yansır, hareketleri değişir, düşünceleri güzelleşir, adeta melekleşir.

Dinimiz, bireyleri maddi olduğu kadar ruhen de eğiterek, ahlak ve erdemli olmalarını sağlar. İman’ı seçen her birey, kötü eğilimlerini terk edip, güzel yönlerini geliştirerek iyi bir insan olmayı başarır.

Hz. Peygamber (sav.)’in ahlakını öğrenmek isteyen kişiye; Hz. Aişe annemiz; “Sen Kur’an okumuyor musun? O’nun ahlakı Kur’an idi” (Nesai, 1583) şeklinde yanıt vermiş ve O’nun ahlakını bu şekilde tanımlamıştı. “Sen güzel ahlak üzeresin” (Kalem, 4) ayetiyle Rabbi ahlakını övmüş, “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” (Ahmet b. Hanbel, 8595) ifadesiyle İslam’ın hedefinin Ahlaklı insanlar yetiştirmek olduğunu ilan etmiştir. Çünkü O, Kur’an-ı tane tane okuyor, anlamını düşünüyor, dinin öğütlerini tutuyor, yasaklarından uzak duruyor ve bildiklerini insanlara ulaştırmak için çalışıyordu. Her halükarda okuma yazmaya önem vermiş, dinimizin “oku” (Alak,1, 3) emrini güzel anlamış, önermiş, “Bilenle bilmeyenin denk olmadığını.”(Zümer, 9) örnek insanlar yetiştirerek tarihin sahifelerine yazdırmıştır. Gönül kapıları kapalı olanları manevi kör olarak niteleyen dinimiz, bağrını insanlara açanları ise; “Görenle kör bir değildir” (Enam, 50) ayetiyle övmektedir. Cahilliği karanlıkla, faydalı ilmi ise aydınlıkla tasvir etmiş, “Karanlıkla aydınlık bir olmaz” (Rad, 16)  ayetiyle bu gerçeği duyurmuştur.

İslam; güzel bakmayı, baktığını görmeyi, mantığın sınırlarını aşarak duygularla düşünmeyi öğretir. Bir kısım insanlar bakar ama gerçekleri göremez. Kâinatta ona sunulan ibret tablolarını okuyup, onlarda saklanan ibretleri algılayamaz. Bir ressamın çizdiği tabloya, ressam güzüyle bakarsanız, zevk alır, resim hakkında günlerce yorum yapabilirsiniz. Resme ilgisiz biri için ise, bu tablo bir anlam ifade etmeyebilir. Sanata bakarak sanatçının gücünü gören insan, doğal güzellikleriyle dünyayı süsleyen, her mevsimde eşsiz harikalar yaratan Yaratıcı’yı görecek, büyüklüğünü anlayacak ve O’nun önerilerine gönülden bağlanacaktır. Böylece kapalı kapılar ona açılacak, sezgileri gelişecek duygularıyla düşünecektir. Kötülüklerden sıkılacak, mutlu olabileceği güzel ortamlar oluşturacaktır.

Boş sözleri, çok uykuyu ve çok yemeyi önermeyen dinimiz, ölçülü yaşamayı önerir. Sade olmayan, yapmacık davranışları hoş karşılamaz. “Yapmayacağınız şeyleri neden öneriyorsunuz?” (Saf, 2) ayetiyle, çelişkili ifadeleri ve hayat tarzını yermiştir. Her konuda empati yapılmasını ve kişilerin kendini sorgulamasını ister. Hatalarını gözden geçiren kişi, kendine o kadar yanlış bulacaktır ki! Başkasını eleştirecek zamanı olmayacak, insanların arkasından konuşma anlayışı toplumda unutulacaktır.

Güzel ahlak, insanın tüm eylem ve söylemlerinde görülmelidir. Bal kabından sirke sızmayacağı gibi, kalbinde güzel duygular barındıran insanların da faydalı eserleri toplum tarafından takdir görecektir. Kalbindeki temiz duygular adeta bir güneş gibi her yeri aydınlatıp, olumsuzluklardan ümitsizliğe düşmeyerek, zifiri karanlıkları ışıtacak çözüm önerilerine dönüşecektir. Çaresizliklerden yakınmayıp, uçsuz bucaksız görülen dünyanın bir köy kadar küçük olduğunu görecek, ebedi yurdun cennet olduğunu anlayacaktır. İnsanların yardımının sınırlı, Yaratanın hazine ve rahmetin sınırsız olduğunu bilecektir. Nimetlerinin insanlığın ortak malı olduğunu düşünecek, diğer kardeşinin hakkına müdahale etmeyecek, insanların hayrı için çalışacaktır.

Kısaca İslam güzel ahlaktır. Barıştır. Kardeşliktir. Hoşgörülü olmaktır. Kötü ve faydasız işlerden soyutlanıp, düşünce, söylem ve eylemlerde karşılık beklemeden herkesin mutluluğu için çalışmaktır. Hz. Peygamber (sav); “Doğruluk ve güzellik, iyiliğe, iyilikse cennete götürür. Yalan ve kötülükler, günaha, günah ise cehenneme götürür” (Buhari, 5629; Müslim, 4719) sözüyle, dünya ve ahiret mutluluğunu güzel ahlaka bağlamıştır. Yapılan hiçbir iş karşılıksız kalmayacağı için herkes çalışmasının ödülünü noksansız alacaktır. (Zilzal, 7, 8)  “Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler kurtuluşa ereceklerdir”(Haşr, 20)  ayet-i kerimesi, iyilerin sonsuz hayatta da mutluluğunu müjdelemektedir.

Selam ve dua ile…

Tags

Yazdır   e-Posta

Diyanet İşleri Başkanlığı müktesebatına uyumlu cuma vaazlarımızı www.guncelvaaz.com internet sayfamızdan takip edebilirsiniz.

Ahmet ÜNAL

Başkanlık Vaizi